Aylak Adam Özet ve İncelemesi

Aylak Adam Eserinin Yazarı: Yusuf Atılgan.
Aylak Adam Eserinin Türü: Roman.
Eserin Konusu-Özellikleri: Yusuf Atılgan’ın roman türündeki eseridir. Romanda geçim sıkıntısı, belli bir derdi ve ülküsü olmayan C adlı kişinin ruhsal durumunu ve mutluluk arayışlarını işler.

Aylak Adam Eserinin İncelemesi

* İstanbul’da yalnız ve nevrastenik bir gencin dört bölümde dört mevsimi kapsayan (kış, ilkbahar, yaz ve gaz) hayatı. Baki’nin bir mısraı alınmış romanın başına: “Mufassal kıssa başlarsın garip efsane söylersin” -Geçim sıkıntıları olmayan birinin de sıkıntıları olabileceği temasını işleyen romanda C. adındaki genç; kira odalarında, lokanta, sinema ve meyhanelerde; aktörler ressamlar sözde kızlar ve içkililer arasında, bütün değerlerini yitirmiş, dayanacak bir şey, yani gerçek sevgi arar boyuna. Ayşe’yi, Güler’i tanımakla bir mutluluğa kavuştuğu sanısına kapılır bir an; fakat sonunda gece yalnızlığına gömülü,: Kişioğlu sevgiyle de kurtulamayacaktır. Bir gün bir boşluk duygusu içinde, dalgın giderken, mavi yağmurluklu bir kızı yıllardır aradığı zanneder, kızın bindiği otobüse yetişmek için yol ortasında koşarken bir taksi altında çiğnenecektir nerdeyse. Gelen polisin Ne oldu? Anlat!” sorusuna “Otobüse yetişecektim..” der ve susar. “Sustu. Konuşmak lüzumsuzdu. Bundan sonra kimseye ondan bahsetmeyecekti. Biliyordu; anlamazlardı.” diye biter roman.

Aylak Adam’daki kent çizimi, önümüzden bir gecenin bir daha geçmeyeceği, dolayısıyla anlamlı insan ilişkilerinin salt rastlantı ile kurulabileceği yoksullaşmış bir yaşam tipolojisi göz önüne alınarak gerçekleştirilmiştir. (…) Aylak Adam, bireyler arası ilişkileri genel bir süreksizlik durumunda odaklandırır. C’nin Ayşe ve Güler’le ilişkisi, süreksizdir. Başlangıç ve bitiş noktaları arasında henüz evrimini tamamlayamadan geçerliliğini yitiren bir ilişkidir bu. (…) Aylak Adamın kişileri yalnızdır, ilişkileri ise süreksiz. (…) Aylak Adam bireysel eylemin mantığın, us dışında odaklandırır. Bütünüyle ussallaştırılmış bir toplumda etkin eylemin ancak us dışı olabileceğine inanan C., düşünceyi de eyleminin dinamiği kılar. (…) Yusuf Atılgan Aylak Adam’dan iletişimsizlik olgusunu toplumsal kurumlaşma biçimlerinde de gözlemlemiştir. Aile kurumu buna güzel bir örnektir. (…) İletişimsizliği yasallaştıran bir toplumsa yalnızlık, her sınıftan insanın paylaştığı en gerçekçi duygudur belki de.”(Ekrem Işın)

Aylak Adam Özet

Aylak Adam: “Yusuf Atılgan’ın romanı (1959). İstanbul’da yalnız ve nevrastenik bir gencin dört bölümde dört mevsimi kapsayan hayatı anlatılır. Geçim sıkıntıları olmayan birinin de sıkıntıları olabileceği temasını işleyen romanda C. adındaki genç; kira odalarında, lokanta, sinema ve meyhanelerde; aktörler, ressamlar, sözde kızlar ve içkililer arasında, bütün değerlerini yitirmiş, dayanacak bir şey, yani gerçek sevgi arar boyuna. Ayşe’yi, Güler’i tanımakla bir mutluluğa kavuştuğu sanısına kapılır bir an; fakat sonunda gece yalnızlığına gömülür. Kişioğlu sevgiyle kurtulamayacaktır. Bir gün bir boşluk duygusu içinde dalgın giderken mavi yağmurluklu bir kızı yıllardır aradığını zanneder, kızın bindiği otobüse yetişmek için yol ortasında koşarken bir taksi altında çiğnenecektir nerdeyse. Gelen polisin “Ne oldu? Anlat!” sorusuna “Otobüse yetişecektim…” de ve susar. “Sustu. Konuşmak lüzumsuzdu. Bundan sonra kimseye bahsetmeyecekti. Biliyordu, anlamazlardı.” diye biter roman.” (Behçet Necatigil “Edebiyatımızda Eserler Sözlüğü”)

Yorum Ekle

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir


The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.